February 27, 2012

Kullan-atMA (I)

Evren sağolsun, elektronik atık ve genel olarak küresel atık üzerine çok güzel bir seri kaleme aldı. Hala okumadıysanız hemen buyrun buradan (I, II, III, IV) bir solukta okuyup gelin :)

Geldiniz mi? Tamam o zaman başlayalım. Evet, ne demiş Evren? Consumption Angle kimden başlıyormuş? Bak şimdi, olmadı, bir daha oku bakalım, iyice sindir, sözlü yapıcam :P

Tamam mı? Evet başlayalım. Neymiş? Tüketici! Evet tüketici; aferin, 100! Şimdi devam edebiliriz. Geri dönüşüm (recycling) üzerine yazmıştık daha önce, şimdi bugün biraz da yeniden-kullanma / hep-kullanma / kullanıp-atmama (reuse) üzerine birkaç söz söyleyelim.

Şimdi gözlerinizi açıp çöp kutunuza bir bakın. Burnunuzu kapatabilirsiniz :P Neler var çöpünüzde? Tamam bana cevap vermek zorunda değilsiniz :) Ama kendinize cevap verin, her gün o kadar çok çöp üretmek zorunda mısınız? Yarım limonun kabuğunu çöpe atmadan önce nasıl değerlendirebileceğinizi, farklı şekillerde yeniden kullanabileceğinizi hiç düşünmüş müydünüz? Buyrun bakın, burada limonlu beyin jimnastiği var.

Evet, jimnastik de tamamsa, devam edelim :) Konuyu yemeklerden kıyafetlere çevirelim. Aslında bunlar atık kategorisinde sayılmasa da, kullanılan bazı kimyasallar nedeniyle bazen atık olabiliyor, hiç olmazsa çöp kategorisine giriyor. Selen bu konuda çok önemli bir yazı yazmıştı, kıyafet üretim sürecinin başta işçilerin sağlığına, kullanıcılara ve dünyamıza nasıl zarar verebildiği hakkında. O da yine tüketicinin bilinçlenmesinin öneminden bahsediyordu. Kurumsal açgözlülüğün tüketicinin açgözlülüğünden beslendiğinden ve bunun her aşamada herkese, her şeye nasıl zarar verdiğinden...  

Almak değil de atmaktan bahsederken ben de sorayım, giymediğiniz kıyafetleriniz var mı? Bunları ne yapıyorsunuz? Dolapta size ağırlık mı yapıyor, yoksa dünyaya çöp olarak geri mi dönüyor? Şahsen eşya meselesi beni çok bunaltıyor. Eşya sevmeyen bir insanım. Fazla mal gözümü çıkartıyor, ruhumu daraltıyor. Ama vakti zamanında annemin epey bir para sayıp aldığı kıyafetlerimi atmaya ne gönlüm elveriyor, ne de bütçem. Evet, annem 30 yaşıma kadar bana kıyafet almaya devam etti, ama 'kızı' doğduktan sonra --öyle diyor, Skype'ı açtığımızda "kızım nerde benim?" Şuna bak 3 sene önce geldi, 30 yıllık asıl kızı olan ben hiiiç, esamem okunmuyor; tabii kıyafetler de artık küçük hanfendiye alınıyor.  Şikayetim var! Tamam tamam hakkını yemeyeyim, hala beni düşünen, giydiklerimi dert eden bir annem var, canım annem iyi ki var.

Herneyse, özel hayatımla ilgili sırlarımı paylaştıktan sonra devam edeyim, ne diyordum,  fazla eşya diyordum. Yok sevmiyorum kardeşim! Mesela evde bir şey 2 ay boyunca kullanılmaya görsün, hoop dışarı. Genelde geri dönüşüm ve yeniden kullanma merkezine. Biz kullanmıyoruz, ihtiyacı olanlar kullansın diye.

Ama nedense, bu hafta sonuna kadar bazı özel kıyafetlerim için bunu yapamamıştım. Yıllardır giy(e)mediğim, küflenmeye yüz tutmuş gençlik kıyafetlerim beni hem görsel olarak hem de vicdan olarak rahatsız etse de kıyamıyordum vermeye. Bir sebebi, burada o kadar ince tanıdıklarım yoktu :) Burası da enteresan aslında! Sanki hep o kilodaymışım gibi, nedense sadece o kıyafetleri saklamışım. Nedense büyük gelen kıyafetler 1 milimetre bollaştığı gün kapı dışarı edilmiş, bunlarsa yıllardır köşede bekletilmiş! Neden acaba? :P

Neyse sonunda, kullanamasan-da-atma, bir-köşede-dursun günü-gelir-lazım-olur felsefesi hiç bana göre olmadığı için (daha doğrusu yaşımın 35'e ermesiyle birlikte bir daha 48-50'li kilolara dönemeyeceğimi idrak etmiş olduğum ve bu dakikadan sonra kıyafetler tarafından taciz edilmek istemediğim için) bu haftasonu kıyafetlerime elveda deyip 2. el mağzasına teslim ettim (My Sister's Closet). Hoşçakalın gençlik-zariflik yıllarım... başka totolarda çok güzel hayatlar bulacaksınız eminim... benimki artık aldı başını gidiyor, sori!

İkinci el mağazaları
Evet, sonunda asıl konumuza geldik: ikinci el mağazaları. Giderek daha da çok sevmeye başladım. YavruSu'ya doğduğundan beri alıyorduk zaten. Çocuk kıyafeti bir sezondan fazla giyilmediği için eskimeye fırsat bulamıyor. Ama büyükler için aynı şey söz konusu değildir diye düşünüyordum. Başkasının eskisini mi giyeceğim diyerek başlangıçta biraz tepeden bakıyordum. Çifte standardın böylesi görülmemişti, kızına al, kendine alma. Uzun bir süre direndim. Sonra ailemizin bu tarz olayları çokça önemseyen, hatta sadece bizim dünyamızı değil, başka dünyaları, güneşi ve diğer evrenleri de düşünen, çokça düşünceli adamı Mr. T'nin ısrarlarına dayanamayıp göz ucuyla bir bakmaya karar verdim. Aman yarabbi, bir de ne göreyim, hiçbir farkı yok normal dükkanlardan. Zaten artık kim kıyafetlerini yırtılana kadar giyiyor ki! Ve hatta eskiden olduğu gibi yırtılınca yama yapıp giymeye devam ediyor? Ya da Joseph gibi aynı kıyafetten yeni kıyafetler oluşturuyor eskidikçe? Varsa beri gelsin, alnından öpeceğim.

Öpmediklerim üzülmeyin, bakın sizin de ileride şansınız var. Şimdi size daha cazip olması açısından rakam vereyim de iyice anlaşılsın mesaj :) Bir seferimizde, 60 dolara 10 parça kıyafet (2 mont, 1 etek, 3 kazak, 4 tane de pantolon) ve ayrıca 1 kolye ve 1 dijital fotoğraf makinesi aldık. Hepsi sapasağlam, gayet iyi durumda, güzel kıyafetler. Hatta, markacılar için de yazayım: Gap, Tommy&Hilfiger, Calvin Klein ve American Eagle falan genelde (demek millet burada bunları giyiyormuş). Fotoğraf makinesi 5 dolar, dijital, gayet güzel bir makine. Öyle süper kaliteli çekmiyor ama hem fotoğraf hem de video çekiyor. Bizim kuzu için daha iyisi çikolatalı dondurma tabii ama bunu da severek kullanıyor. Üstelik bizim makinenin ömrü de bu sayede uzamış oluyor.

Eveeet, kıyafet ve makine olayı böylece çözülmüş oldu :) Peki ya diğer kullan-at kategorisindeki şeyler ne olacaktı? Onları nasıl kullan-atMA'ya çevirecektik? Tüm bu sorular ve cevapları yarın yine bu sayfada! Hala buradaysanız, şimdi ekranınızın başından ayrılabilirsiniz :) Yarın, olmadı ertesi gün, o da olmadı daha ertesi gün, en kötü ihtimalle haftaya gelin ama...

5 comments:

Feride said...

benim çocuklugum annemin bize özene bezene moda dergilerinden bakarak çıkardığı kalıplarla diktiği elbiselerle geçti.. Ben dikiş dikemiyorum ama kızımın benim hakkımda herşeyi satın alan sürekli satın alan bir kadın gibi görmesinden de imtina ediyorum. Bu sebeple mesela saçma sapan sözde kız renkleri ile yapılmış gayet basit bir çantayı almaktansa yapmayı teklif ediyorum.. Üstelik onu ikna edip kız rengi dayatması dışında bir renkte de tasarlayabiliyorum :) Artık orada burada gördüğü şeyleri anne bana bundan dikelim/yapalım diyor ya çok keyifleniyorum:)
Süt kutuları, kartonlar..vs den de ne tür oyuncaklar üretebiliriz diye sık sık düşünüyor, onu da düşünmeye sevk ediyorum.. Ki hep satın almasın, satın alabileceğini sanmasın, ayrıca satın alıp mutlu olmaktansa üretip mutlu olabilsin, edebilsin istiyorum.. Niye yazdım, belki hergün plastik torbalarla plastik çöp kovamıza atmak zorunda oldugum çöpleri düşünüp utandığım içindir..
Yaşadığım şehirde ikinci el mağazası yok- benim bildiğim- fakat internetten ben de kimi zaman ikinci el alışverişi tercih edebiliyorum.. Kıyafet ve oyuncaklarımızı hep paylaştık, paylaşıyoruz.. Bundan oldukça da keyif alıyoruz. İkinci el konusu hemen herkesin uyguladığı birşey belki ama üretmek pek azımızın tercih ettiği birşey.
Yazılarınızdan çok faydalanıyorum, tekrar yazmaya başladığınız için de çok memnunum sevgili Evren.. Teşekkürler

İlk said...

Ben atamayan bir insanim. Cop ev benimki! Cevreye duyarliyim boylece degil mi? :P Saka bir yana cekirdek ailemizce belki de en iyi becerebildigimiz sey geri donusum ve az cop uretme. KEndim ikinci el alisveris yapmiyorum fakat yardima ihtiyaci olanlarla paylasmayi cok seviyorum. Yazini okuyunca sevindirik oldum :)

ycurl said...

Ay ya ne guzel seyler yazmissin ikinci yaziyi okuyacagim daha :) Vakit yok yazi okumaya bile vakit yok :( Neyse gelelim bu olaya. Gecen hafta tasindik biz amacim esyadan kurtulmakti. yapabildin mi? Hayir tam anlamiyla degil ama bana kucuk gelen, temiz ve az kullanilmis butun kiyafetlerimi seve seve kullanacagini soyleyen o bedende olan bir arkadasima verdim. Benim 2 ablam var ozellikle buyukten bana cok elbise kalmistir. Simdi Turkiye'ye gidince yine esyalarini toplayacagim o yuzden dolapta yer acmam gerek :) Benim de atamadigim bazi parcalar var ama onlari atamiyorum ne yapalim 1-2 tane agirlik olsun. Benim esim hic sevmezdi eskici dukkanlari benim sayemde ayagi alisti gibi :) Mesela Ates'e dunyanin oyuncagini o kadar uygun fiyata aldik ki inanilmaz o yuzden ev oyuncak dolu desem :( Soz de bu yil bu esya fazlaligindan kurtulacaktim ama adim adim yapmaya karar verdim. Bir koseden baslayip orasi icime sinince oteki koseye. Kagitlarin duzenlenmesi gerek bir kisminin recycle edilmesi gerek. Boyle arka arkaya yazinca liste uzuyor insanin bogulasi geliyor. Bir de hala bazi kutulari acmadik demek dedim ki onlara ihtiyac duymadan da yasayabiliyormusum :) Ben simdi gidip diger yazini okuyayim.

Anonymous said...

Evren cok guzel bir konu bu! Ben de cocuk sahibi olduktan sonra basladim daha duyarli olmaya. Insallah her gecen gun daha da bilincli bir sekilde devam eder bu hassasiyet. Konu ile alakasi yok ama benim de bir yasina basmak uzere olan bir kizim var ve ben de Amerika'da yasiyorum. Senin ninnini kizima hamileyken surekli soyledim ve simdi o ninniyi duyunca acayip sakinlesiyor. Yalniz "olur bebegim sen bu gece uyuma" kismi biraz pahaliya mal oldu cunku uyumak istemeyen bir minnos bizimkisi:) Annesine sanirim hem bana olur uyuma deyip hem de zorluyorsun diye sinirleniyor:) benim listede bir de kumas bebek bezi var, becerebilirmiyim bilmiyorum ama. Hem hergun onlarca bez atmak icimi yiyor, hem de yavrumun altini degistirirken orasina burasina yapisan jellerden tiksiniyorum. O kimyasallarla 24 saat uyuyor, gercekten cok can sikici. Sana kocaman sevgiler gonderiyorum. Devamini heyecanla bekliyorum. Sumeyye

Evren said...

Feride,
Cok onemli bir noktayi gundeme getirmissin. Ben de cok isterdim dikis, el isi konusunda biraz becerikli olmayi. Belki biraz ugrassam olur ama cesaret edemiyorum. Bir de hep vakti bahane ediyorum. Oysa ne guzel yazmissin sen, urettiklerinden mutlu olsun, uretebilsin istiyorum diye. Bu konu uzerine daha cok egilmem lazim benim de. Cok guzel seyler yapiyorsunuz siz, bayildim :)

Ilk,
Harikasiniz! Saklamak hic yapamadigim bir sey. Oysa bakiyorum bloglara, evdeki malzemelerden insanlar neler neler uretiyorlar. Siz de belki yapiyorsunuzdur Ilgar'la. Paylasma isi insana buyuk mutluluk veriyor hakikaten, ben de cok seviyorum!

ycurl,
Tasindiniz demek, ooo cok is cikmistir tabii. Ben de yine yazmaz oldu diyordum ;) Iyi sen bedendas bulabilmissin ve tabii gonullu bir bedendas. Ben gecen yaz Turkiye'ye goturmustum T.Su'nun kuculen kiyafetlerini. Ihtiyaci oldugunu dusundugum birkac kisiye ister misiniz diye sordum ama oyle bakislar aldim ki, sorup soracagima pisman oldum. Bu yaz goturmeyecegim artik.

Tasinma isi arasinda bir de esya ayiklamak zor olmustur eminim. Yavas yavas hallolur, dedigin gibi yapmak lazim ama kose kose. Ya bu ikinci el oyuncak olayi bizi de bitirdi :P 200 parca lego 6,5 dolar olunca, doldu tasti ev. Sonra tekrar bir dellendim, plastik yok deyip toplayip geri goturdum yine cogunu :) Su ara yine gitmemiz gerekiyor ama korkuyorum oyuncak reyonuna bakmaktan :P Cok kolay gelsin sana!

Sumeyye,
Cok tesekkurler yorumun icin, cok sevindim :) O kisim bizde de bebekken iyiydi de, sozleri anlamaya baslayinca zor oldu hakikaten :)
Kumas bez icin de, ben de cesaret edememistim acikcasi. Ama su aralar kumas ped icin kadinlarin yazdigi yorumlari okudum, kullananlar cok memnun ve hayatta sentetik pedlere geri donmeyiz diyorlar. Belki gercekten bebisler icin de daha iyi bir hissiyat olur. Kolay gelsin sana! Opucukler minnosa.. Sevgiler :)