January 8, 2011

Kreş Anketi

Eveet, en son bir kreş anketi vardı cevaplayacağım, Banu ve Deli Anne sağolsunlar... Sanırım bir ilk olacak bu. Daha önce hiçbir ankete böyle madde madde cevap vermemiştim. Anket yapısı pek bana göre değil. Gündemimde olmayan ve bir şeyler katabileceğimi düşünmediğim konularla ilgili soruları cevaplamak pek hoşuma gitmiyor açıkçası. Gerçi bundan sonra şu yazıyı yazacağım dediğimde de gündemim değişiyor ve bazen 9 ay kalıyor o yazı taslaklarda. Hayır orada büyüyüp gelişse, yayınlanacak kıvama gelse, bir şey değil ama düşünceler ve şartlar da değiştiği için yazı da kendi kendine gelişmediği için bir süre sonra anlamını yitiriyor. Tutup kendi kafamdaki her an değişen sırayı takip edeceğim diye tutturmak yerine şu bilimsel anketi yanıtlasaymışım mesela, ufak da olsa bir katkım olurmuş bilim alanına. Neyse şimdi konuma döneyim de, en azından bir ilki gerçekleştirmiş olayım. Sırada iki tane daha var ama onlar zor yerlerden gelmiş, bakacağız :P Bu konu en azından, üzerine düşündüğüm ve her daim gündemimde olan bir konu olduğu için şimdi hemen yazıyorum.

1. Çocuğunuzu kaç yaşında kreşe gönderdiniz/göndermeyi düşünüyorsunuz? Kreşe göndermek için beklediğiniz yaş dışında bir şey var mı?

8,5 aylıkken gönderdik; 15 aylık olana kadar yarı zamanlı (12:30-17:00), sonrasında da tam zamanlı gitti/gidiyor :) 8-18 kreş saatleri ama biz 10-17 arası bırakıyoruz. Çocukların 3 yaşına kadar anneyle kalması fikrini savunmuyorum; 8,5 ay yeterli :P Şaka bir yana, çocukların anneye ait olduğu fikrine biraz mesafeli yaklaşıyorum açıkçası. Bunu, sorumluluk almaktan yırtmak için erkeklerin uydurduğunu düşünüyorum :) Biz T. ile çoğu şeyde olduğu gibi çocuk bakımında da hep eşit sorumluluk aldık ve YavruSu'nun bu yüzden daha az bağlı (modern tabirle 'attached'), daha az mutlu, vs. gibi bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Belki daha rahatsız bir tip diyebilir görenler ama bunun daha çok onun kişiliği ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Belki başkaları için böyle değildir ancak biz bütün gün çocuk bakıp ev işleriyle uğraşarak yapabileceğimizi düşünmediğimiz için erken yaşta yardım almayı seçtik. Hiç yardımsız çocuk bakanların önünde saygıyla eğiliyorum. Bu insanların kendilerini, kendi öz isteklerini aşmış olduğunu düşünüyorum. Ben yapamadım; kariyer yapmak derdinde değildim; tek istediğim kendime ait bir zaman ve bir odaydı. Odam olamadı ama köşem oldu, okulda labaratuvarda bir köşede kendime ait zamanım oldu :) Tabii ki bu beni daha mutlu yapmadı, belki ihtiyaçlarımı karşıladığım için biraz daha huzurlu oldum ve yavruyla olduğumuz vakitleri özlediğim için birlikte olduğumuz zamanları daha canlı ve heyecanlı geçirdim ama arka planda hep bir endişem vardı.

Aslında, ilk zamanlarda çok memnundum çünkü çok sevdiğimiz iki insan tarafından çok güzel bir şekilde bakılıyordu. Hep sevildi, kucaklandı, beslendi, eylendi. Sistematik hiçbir bakıma maruz kalmadı, tamamen kendi ritmine göre bakıldı. Ancak, 15 aylık olduktan sonra sınıf atladı :( Kuzu-1'den Kuzu-2'ye geçti ve benim pek de memnun olmadığım bir bakıma maruz kaldı ve hala da kalıyor. Belli saatlerde yemek yiyor, uyuyor, aktivite/resim yapıyor, müzik dinliyor, kitap okuyor ve bahçeye çıkıyor. Kuralları var; "please" demeden yemek yiyemiyor, istediği bir şey verildiğinde de "thank you" demesi gerekiyor; bize de diyor, "thank you so much anne" diyor, işte o zaman içim eriyor :( Anneye teşekkür edilir mi hiç! Gerçi her zaman böyle itaatkar değil; mesela kendi boyu yetişmediği için boyu yeten bir arkadaşına kapıyı açtırtıp onu da alıp sınıftan kaçabiliyor :) Ve de en güzel tarafı eyalet yasası gereği yağmur kar demeden -4 dereceye kadar her gün dışarı çıkıp özgür bir şekilde oyun oynayabiliyor.      

2. Çocuğunuza kreş seçerken sizin için en önemli kriter nedir? Olmazsa olmaz, bu sağlanmazsa evde bakılsın daha iyi diyeceğiniz.


Bir önceki ve iki önceki yazıda yazmıştım kriterlerimi :) Buraya da özetleyeyim hemen: yaşama, her tür yaşama saygı duyan bir yer olması önemli. Çocukların yaşama, korunma, gelişme ve katılım haklarına saygı duyan, ayrımcılık yapmayan; yalnızca insanların değil, bitkilerin ve hayvanların da yaşam haklarına ve alanlarına saygı duyan bir yer olması bizim için önemli bir kriter. Ve de tabii ki Su cadısının sevmesi :)  

3. Türkiye’deki kreşlerde rastlamadığınız, keşke olsa dediğiniz bir uygulama var mı?

Türkiye'de olmadığımız için bir şey söylemem pek doğru olmaz aslında ama yine de burada çok sevdiğimiz bir uygulamadan bahsetmek istiyorum. Gerçi belki Türkiye'de de vardır bu tarz bir uygulama ve ben bilmiyorumdur: Velilerin katılımı. Aslında, çocuk bakımının profesyonel bir işletmeye devredilmesi ve hiç karışılmaması bana çok tuhaf geliyor. Burada kooperatif kreşler var, bizim bir süredir gündemimizdeydi. Bu kreşler, tüm velilerin sorumluluk aldığı, çocuk bakımından, kreşin işletmesine, neler alınacağına, nerelere gidileceğine, hangi aktivitelerin yapılacağına, web sitesine kadar her şeyin veliler tarafından ilgileri ve yetenekleri doğrultusunda paylaşıldığı yerler. 0-3 yaş arası 10 çocuk alıyorlar. Üniversitenin binasını verdiği bir evde aylık 250 dolar gibi bir para ödeyerek bu 10 aile birlikte çocuklarına bakıyorlar. Toplanan para orada çalışan 1-2 yarı zamanlı yardımcı için ve birtakım ortak giderler için kullanılıyor.

Bizim gönderdiğimiz kreşte de veli katılımı oluyor ancak çok sınırlı. Senede 12 saat zorunlu gönüllülük sistemi var. Daha önce bahsetmiştim, örneğin ben sınıflarında arada gidip gitar çaldım, T. bahçe işinde çalıştı, bunun dışında kar amacı gütmeyen bir işletme olduğu için yönetimde de veliler var, yani isteyenler yönetici işlerinde çalışabiliyor, kitap sergisi oluyor sık sık, büyük temizlik yapılıyor her mevsim, sınıflarda tamirat işleri oluyor vs. ... oralarda da görev alınabiliyor.

Bir de her ay bir konu işleniyor, onunla ilgili öğretmenlerin talepleri oluyor bazen; velilerden vakti ve imkanı olanlar gönüllü oluyorlar. Örneğin geçen ay, çok kültürlülük ayı idi. Bu vesileyle, sınıftaki öğrencilerin ailelerinin kültürleri kutlandı. Çeşitli aktivitelerin yanısıra bu kültürlerin geleneksel yemekleri de çocuklarla birlikte yapıldı. Bizden T. gidip çocuklara 'geleneksel' havuçlu topumuzu yaptırdı :P Kendisi çocuklarla birlikte olmayı çok sevdiği için, bu aktivite çok hoşuna gitmiş, o da YavruSu gibi "bi daa, bi daa" diye söylenip duruyor şimdi.

Not: Banu, bundan Türkiye'deki okul öncesi eğitim kurumlarındaki kadın hegemonyasına (kadın öğretmenler, kadın yöneticiler, oyun ablaları, vs...)  alternatif olarak bahsetmiş ancak burada da durum çok farklı değil açıkçası. Kreşte bulunan 20 tam zamanlı öğretmenden yalnızca bir tanesi erkek, yarı zamanlıların hepsi kadın, yöneticiler de öyle. Ve malesef, bu aktiviteye katılanlar da, T. dışında hep anneler oldu. Bazı şablonları kırmak için gerçekten çok uğraşmamız gerekiyor. Ama önce kendimizden başlamalıyız; çünkü çocuklar büyüklerin dediğini değil, yaptığını yapıyor. O yüzden ben mesela hiç mutfağa girmiyorum, habire tamir işleri yapıyorum, araba sürüyorum :P Şaka şaka, ama gerçekten eşit sorumluluk alma konusunda özen gösteriyoruz.      

4. Türkiye’deki kreşlerde yaygın olarak rastladığınız ve saçma bulduğunuz bir uygulama var mı?

Bu konuda gerçekten çok bir bilgim yok ve yazmayacağım :) Ancak Banu'nun yazdıkları bana da çok saçma geldi buyurunuz bakınız.  
   
5. Çocuğunuz kreşe gidiyorsa, kreşe başladıktan sonra en çok zorlandığınız konu ne oldu? Henüz gitmiyorsa zorlanacağınızı düşündüğünüz?

Hastalıklar ilk sene bizi biraz yıprattı açıkçası. İlk başladığı yılın kışını sümüklü böcek şeklinde geçirdi. Çoğu zaman virüslerini babasıyla da paylaştı, sağolsun, bana pek bulaşmadı :) Neyse ki çocuk hastalıklarının %80'i viral olduğu için endişelenmeye gerek yokmuş. Bir de iyi yanı, bağışıklık sistemi güçlendi ve bu sene çok daha az hasta oluyor. Bir de şöyle bir araştırma ile karşılaştım, ne kadar güvenilir bilemiyorum ama hastalıkların 2 yaşından önce geçirilmesi iyidir diyor, bize de avuntu oluyor: http://www.bilgiagi.net/cocugunuzu-erken-yasta-krese-gonderin/35978/

6. Çocuğunuz kreşe gidiyorsa, kreşe başladıktan sonra çocuğunuzda gözlemlediğiniz en olumlu gelişme ne oldu? Henüz gitmiyorsa kreşin gelişimine en büyük katkısı ne olur sizce?

Sanırım en büyük katkı sosyal alanda oldu. Aslında ideal olan, çocukların eskiden olduğu gibi dışarıda, topluluk içerisinde büyümesi. Şu anda olduğu gibi tek bir kişiyle (anne/baba/anneanne/bakıcı vb.) bütün gününü geçirmesi değil (hala izlemediyseniz, mutlaka Babies belgeselini izleyiniz ve aradaki farkı görünüz). Bu yüzden benim en çok hoşuma giden konu bu oldu. Büyük küçük, farklı farklı bir sürü insanla etkileşime girdi. Tabii ki kreşe gitmek insanı sosyal veya dışa dönük yapmıyor; bu özellikler daha çok insanın kendi doğasından geliyor. Mesela kreşe gittiğimizde  bütün çocuklar yanımıza gelip hi-bye diyorlar ama, bir tanesi var ki, o bununla yetinmeyip kucağımıza atlıyor :) Sanırım kreş daha çok sosyalleşmek için ortam oluşturuyor, ilişki kanalları doğuruyor. Bize de iyi oluyor aslında, biz de bu sayede az da olsa sosyalleşiyoruz arada.

Notlar:
1. Kreş şart değil tabii ki, farklı ortamlar da yaratılabilir, hatta bizim için bahsettiğim gibi bir kooperatif olsa çok daha iyi olur. Şartlarımız çok uymadığı için şimdilik bu kreşte devam ediyoruz. Yer açılırsa belki kooperatife geçeriz, olmazsa belki Montessori'ye bile geçebiliriz, henüz belli değil. Montessori için "child led learning" felsefesini savunduğunu söylemiş Seda, iki önceki yazının yorumlarında. Aktivitelerini yaratıcılıktan uzak bulsam da (sanki kendim ve diğer kreşler çok yaratıcı aktiviteler yaptırıyormuş gibi :P işte insankızının kendini bilmez halleri, neyse...) çocuğun istediği zaman yapmayı seçebilme özgürlüğü hoşuma gitmedi değil. Ancak pratikte nasıl işliyor emin olamıyorum. Bu konuyu araştırıp daha sonra tekrar yazacağım, umarım.

2. Bir de aynı yazının yorumlarındaÖzgüranne, özgürlük üzerinde ısrar etmemiz gerekiyor demiş (özgür anne ya :P). "Seçim yapabilme, ama kola mı içsem pepsi mi arasında değil. gerçek tercihler yapabilme, okul başarısı peşinde koşmayı reddedip serseri olabilmekten, sanatçılığa, ya da belki de eğer isterse ciddi bir şirkette yöneticiliğe kadar, ya da her şeyi bırakıp dağ başında yeni bir tecrübeye yelken açacak kadar. İnsanların çoğu ellerine bir senaryo tutuşturulmuş gibi yaşıyor ve bunun farkında değil. Bu bilinç de bence anaokulu, ilkokul vb tam ilgili değil. Anne babanın cesareti, güveni ve çocuğun onu algılayabilmesiyle ilgili." Benim yerime yazmış sağolsun, ben de tekrar yazmayayım dedim. O yüzden okuldu, eğitimdi,... boşverin, böyle şeylere çok da takılmayın diyorum. Okulla da olur, okulsuz da. Herşeyde olduğu gibi, bunlar da ak ve kara değil, ikisinin de farklı güzellikleri, farklı sorunları var.  Önemli olan bizim bakışımız, tutumumuz; ama tek bir konu veya kişi odaklı değil. Meselelere sadece kendi çocuğumuz açısında değil, daha geniş bir perspektiften bakmakta fayda var...

Son olarak, bana verilen anket süresinin sonuna gelmiş, hatta geçmiş bulunuyor ve ha bu size ders olsun diyorum :P Bir daha anket cevaplamamı isteyen olursa, bakınız, sanki bir daha bu konuyla ilgili yazamayacakmış gibi görgüsüzce her şeyi bir yazıya sığdırmaya çalışan insankızının halleri ;)

Güncelleme: Anket geleneği icabı soruları cevaplandırdıktan sonra başka birine yollamak gerekiyormuş, ben de bu anketi başlatan sevgili Damla'ya soruyorum, yok öyle sorup kaçmak, bir de senden duymadan bitirmiyoruz bu işi :)

6 comments:

ycurl said...

Bu kres konusunda ben dertliyim be Evren. Sanirim bizim oglanin kulagina tup takilacak. 5.antibiyotik turuna basladik :( Iyilesiyor iki gun krese gidiyor 3.gun pat burun akintisi, ates ve kurtulamadigimiz kulak iltihabi. Cok uzuluyorum simdi kres uzerine yazini okuyunca da oyle afakanlar basti yine. Ben de bagisiklik sistemi erken gelisiyor diye avunuyordum ama yok boyle avuntu olmaz. Bir de kafam kizdi gidip tip okuyasim var. Bu kadar cok antibiyotik vermenin sakincasi var ve ise de yaramiyor sonra doktor krese gittigi surece boyle olacak diyor. Boyle sacma bir sey duymadim :(

banushka said...

Evren, aklına sağlık, keyifle okudum... 3 yıldır mimler, sobeler, anketler konusunda çoğunlukla cevap verememe, verdim mi okunmayacak kadar uzun yazma performansı sürdürsem de, sana paslama eylemlerime devam edeceğim :P

Bu arada Mira'nın kreşinde de artık bir tane erkek tam zamanlı sınıf öğretmeni başladı çalışmaya :) muhtemelen - elçilik okulları dışında - Ankara'da okul öncesinde çalışan tek erkek öğretmen - olduğunu düşüyorum.

Yakında bir erkek çocuğu annesi olacak olmak, şablonları kırmak konusunda beni daha da çok düşündürüyor... Kızlar ile bu iş biraz daha kolay - veya buna adapte olduğum için öyle geliyor - bir arkadaşım mesaj atmış, bizim platin pipli acayip erkek anneleri klübüne hoşgeldin diye :) laf benim lafımmış, o hamileyken söylemişim :P bumerang etkisi :P neyse ben biraz daha toparlayım kafamı da yazarım bir ara :)

Gulcin said...

Ben daha kres falan bılmıyorum anlamıyorum bunlara yorum yapamıyorum Evrencım ama ben bu YavruSu'yu yerım ya :)

Senin İçin said...

Veli katılımlı bir kreş keşke olsa gerçekten..çok güzel bir sobe olmuş zevkle okudum..

Evren said...

Gülçin'cim,
Umarım senin dersin de oralara gelir bir gün :) Ve de çok teşekkürler, buyur gel ye ya :P

Senin İçin,
Çok teşekkürler, sağolasın!

anneyazar said...

Ben şimdi kendimi, kendi öz isteklerimi aşmış biri oluyorum öyle mi? :P Pırt sana :))
Neyse efendim, benim de artık kendi öz isteklerii aşma durumumun yavaş yavaş sonuna yaklaşırken bu kreş meselesi benim de ilgi alaıma girmiş bulunuyor. Eğer istediğim kreşi bulamazsam ben de Türkiye'nin ilk kreş kooparatifini kurmayı düşünebilirim:)
Kreş meselesinde 3 dr da 2 yaşından önce başlatmamaı önermediler. Sebep olarakta bağışıklık sisteminin 2 yaşından önce tamamlanmamış olmamasını göstermişlerdi ya da öyle br şey bilemedim şimdi. Yavrusu'nun bu işi çok iyi kotardığını düşünüyorum ama o zaten çok nev-i şahsına münhasır bir çocuk. Şaşılacak bir durum yok yani:)
Kuzu 2'yi sen sevmedin ama o nasıl, tepkleri nasıl? Sonuçta 8,5 aylıktan beri birilikte olduğu çocuklarla birlikte belki ayırmak doğru olmayabilir. Montessori eğitiminin benim kafamda da tam olarak oturmayan yönleri var. Sosyal kaygıları farklı olan annelere o kadar uygun bir yaklaşım mıdır bilemiyorum. Araştırmak taraştırmak(!)lazım. Sen bu işi iyi yaparsın ben de kopyamı çekerim:)) Yavrusu ma öpücükler:)